Son yıllarda özellikle metropoliten kentlerde
alışık olmadığımız yoğunluk ve büyüklükte kentsel müdahaleler izleniyor. Bu
müdahaleler arasında dönüşüm ve yenileme adı altında geliştirilen projeler
çeşitli semtleri tarihlerinden ve yaşayanlarından koparan uygulama
yöntemleriyle çokça tartışılır hale geldi. Genelde bu projelerin kentleri
çevreleyen gecekondu mahallelerinde, merkezde yer alan ve çöküntü alanları
olarak adlandırılan yoksul mahallelerinde ve sanayiden arındırılan/arındırılmak
istenen bölgelerde geliştirildiğini gözlüyoruz. Ayazma, Fener- Balat, Sulukule,
Fikirtepe ve Kağıthane bu ilçelerden sadece birkaçı.
Kentsel dönüşüme insan, mekan ve kent
ölçeğinden bakmak gerekirse eğer kentte değişime karşılık gelen her şeydir
aslında dönüşüm. Planlamada daha programlı bir değişim sürecine yönelik
müdahaleleri içerir. Kısaca, çeşitli sebeplerle arazi kullanımlarda yaşanan
değişme ihtiyaçlarına yönelik geliştirilen ve yalnızca fiziki planları değil
mekânın içinde yaşayanları da hedefleyen planlı, programlı bir değişim sürecine
karşılık gelir.Bu çerçevede “insan için kent” sloganından beslenen ve “kent
hakkı” kavramı ile desteklenen, “kent öncelikle yaşayanları içindir” üzerinden
yeni bir tartışma alanı açılır. Kent hakkı, kentsel kaynaklara erişime yönelik
bireysel özgürlüklerin çok ötesinde kenti değiştirmek suretiyle kendimizi
değiştirme / kendi geleceğimizi belirleme hakkıdır. Gündemdeki kentsel dönüşüm
projeleri düşünüldüğünde insan merkezli bir kentsel dönüşüm yaklaşımını
oluşturmanın önünde ciddi sorun alanları var. Dönüşümün sadece geçici bir çözüm
olarak çeşitli altyapı sorunlarıyla dolu binalar dikmek yerine konuyu daha geniş bir ölçekten ele alıp dönüşümün
sosyal, ahlaki boyutlarını düşünmek ve kenti betonlaştırmanın kentin kimliğine
yapılacak en büyük zarar olduğunu düşünmekte fayda vardır.
Kağıthaneyi ele alırsak kentsel dönüşüm adı
altında yapılan çalışmaların Kağıthane'deki gecekonduları yıkıp beton bloklar
dikmekten öteye gidemediğini görüyoruz. Fabrikaların kentin dışına atılmaya
çalışıldığı bölgede mevcut sanayi alanları tek tek ofis, avm rezidansa
dönüşmektedir. Bölgenin tek yeşil yeri olan cendere vadisindeki rekreasyon
alanı bölgenin dışına atılmış bir şey ifade etmeyen belirsiz, tek bir aks
üzerinde kentliyle kopuk bir biçimde var olmaktadır. Yapılar tek tek
bakıldığında kentsel muhalefet açısından çeşitli yetersizlikler ve güçsüzlükler
içerisindeler. Yeni yapılan yapılar ise birbirini tekrar eden ve bir kimliğe
sahip olmayan yapılardır. Yaşayanların dönüşüm adı altında yapılmak
istenenlerin farkındalığında olmamaları dönüşümün gelecek zamanlarda ortaya
çıkaracağı felaketin bir habercisidir.
Kağıthanede dönüşüm alanları