10 Aralık 2015 Perşembe

Deneysel Mimarlık

“Mimarlık, çoklu ve disiplinler arası yapısı nedeniyle zıtlıkları içinde barındıran, bilimsel olduğu kadar aynı zamanda sanatsal, kuramsal bir altyapıyı barındırması gerektirdiği kadar uygulama olmadan da var olamayacak bir olgudur” (Sağocak, 1999, s.13). Yani mimarlık kuram ve uygulamadan oluşan bir bütündür.




http://www.utsarchitecture.net/index.php/general/2015/whiteout-presented-by-uts-architecture-and-modu/


Deneysel mimarlığın tanımıyla ilgili bir genelleme yapılırsa; deneysel mimarlık geleneksel yöntemlere karşı çıkarak yenilikçi metod ve araçların kullanıldığı, araştırma yönü; tasarım ve uygulama süreçleri kadar ağırlıklı olan kavramsal projeleri geliştirmeyi amaçlayan mimari disiplin dalıdır. Başlıca amacı orijinal ve özgün yolları keşfetmek ve yenilikçi tasarım araç ve yöntemlerini geliştirmek sonuç olarak da potansiyel durumlarıığa çıkarmaktır. Dolayısıyla süreç ve sonuç kısmı hem mimar hem de kullanıcı için sürprizleri ve deneyimleri içinde barındırır.
Mimarlık genel olarak sonuçlarıyla değerlendirilen bir disiplindir. Oysa deneysel bir çalışmanın her zaman için bir sonuca ulaşması beklenmez. Burada önemli olan sonuçtan çok süreçtir. Süreci yönlendiren araştırmalar, arayışlardır. Çünkü mimarlık birilerinin isteklerini cevaplarken, deneysellik işin içine girdiğinde ise amaçlanan sadece deneyin kendisi olmaktadır (Şentürk, 2011). Bu açıdan baktığımızda kağıt üzerinde kalan mimarlık ya da ütopyalar da deneysel çalışmalar olarak tanımlanabilir. Bu çalışmaları deneysel kılan süreçleriyle ve arayışlarıyla beraber değerlendirilmesidir.

Deneysel mimarlığın bir önemli özelliği de eleştirel bir yönünün olmasıdır. Eleştiri, bir merak ve bunun ardından gelen bilinçli soru sormayla birlikte gerçekleşen bir değerlendirmedir. Bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde mimar ve deneyimlenen ortamın kullanıcıları bir ürün olarak mimarlığı yorumlar ve değerlendirirler (Şentürer, 2004). Eleştiri genel olarak bu mesele etme durumu üzerinden meydana geldiği için deneysel mimarlığın eleştirel bir özelliği olduğu söylenebilir.


Yoğun bir araştırma, sorgulama ve tartışma sürecini içeren deneysel mimarlık alanı, tüm bu süreçlerin ardından bir tasarım pratiği ile sonlandığında, mimarlıktaki kuram ve uygulama arasındaki durumu ortaya koymaktadır. Böylece araştırmalar bir üretime dönüşğünde üzerinden değerlendirmeler yaparak kuram ile pratik arasındaki kopukluğu engelleyebilir ve birbirleri arasındaki alışverişlerin devamlılığını sağlayabilir.




https://xxi.com.tr/projeler/beklenmedik-tepe/


Sadece eğitim hayatındaki eğitime bağlı kalmayıp, meslek hayatı boyunca da kendini geliştirmek isteyen bir mimar için araştırma, sorgulama ve tartışma yönleri en az sonuç ürün kadar önemli olan deneysel mimarlık alanı bulunabilecek en iyi fırsatlardan biridir. Dolayısıyla piyasa şartlarındaki baskılardan kendini kurtarmayı başaran bir mimar için bu alan bir kaçış noktası olacaktır. Türkiye’de de zaten yavaş yavaş kendini var etmekte olan bu ortam gelişmeye açık görünmektedir.



Kaynaklar:
Sağocak Duran, M., (1999). Mimarlığı Anlama ve Yorumlama Bağlamında Kavramsal Bir Model, Doktora Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul

Şentürer, A., (2004). Mimarlıkta, Estetikte, Tasarımda, Eğitimde Eleştirel Yaklaşım, İstanbul: Yapı Yayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder