6 Şubat 2016 Cumartesi

Mimari Cephelerin Kullanıcı Algısı Üzerinde Etkileri

Binalar;  çeşitli faktörler ile farklı şekillerde biçimlenmektedir. Biçimlenişteki bu farklılıklar binanın cephesine de yansımakta ve cephe bu faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Değişime sebep olan bu faktörlerden dolayı cephelerin temsil ettiği değer değişebilmekte veya kullanıcı tarafından farklı algılanabilmektedir. Algı ve mimari çevre ilişkisinin kurulduğu en temel yer, kentsel mekânlardır. Kentsel mekânlar, bina yüzeyleri ile sınırlanıp şekillenen alanlardır. Bu alanlar da; en belirgin mimari algı elemanı, binaların kent ile sınırını belirleyen arayüzleri/cepheleridir. Bu cepheler, fiziksel, sosyolojik ve/veya psikolojik temsillere sahiptirler. Bina cephelerinin niteliğine bağlı olarak kentsel mekânda ve kullanıcı algısında değişkenlikler oluşmaktadır. Kentsel mekânı etkileyen, bina cepheleri ve binalar arası boşluklar arayüz olarak tanımlanmaktadır. Arayüz, yatay ve düşey iki bileşenden meydana gelmektedir. Yatay bileşen, yapıların birbirlerine göre konumlarından oluşan kentsel boşluklardır, bunlar; sokaklar, dinlenme yerleri, çocuk parkları, meydanlar gibi alanlardır. Düşey bileşen ise kentsel mekânları sınırlayan bina cepheleridir. Bu iki bileşen, birbirini karşılıklı etkileyen iki kavramdır.
Mimari anlayışlar, mekanın sahip olduğu kodlar özellikle kentin çeperleri olan cephelerde kendini ifade etmektedir. Bu nedenle de, mekan kabuğu olarak ifade edilen cepheler, mekanın ve dolayısıyla kentin söylemi hakkında bilgiler verir.
-Cepheler kentsel mekânları sınırlandıran, dışın içe dönüştüğü duvarlar, işlevin değiştiği geçişim bölgeleridir (Krier, 1984).
-Cepheler, kentsel imgelerin belirleyicileri ve birbirinden ayırt edilebilir iki tip mekânın (mimari-kentsel mekân) birbirlerine geçişini sağlayan kritik bir sınırdır (Krier, 1984).
-Bu sınırda yer alan cephe, bir yandan mimari mekân, öte yandan da kentsel mekân olgularının karşılaştığı bir yüzey olarak yorumlanmaktadır (Puttemans, 1983). Kent içinde binaların yan yana gelerek oluşturdukları "duvarlar" bu bağlamda arayüzün kimliğini belirlemektedir. 
Mimari mekanın öğesi cepheler, klasik olarak nitelendirdiğimiz işlevlerinin yanı sıra, duruma göre birer işaret, belirti ya da simge olarak da görülebilmektedir. Cephenin, belki her zaman çok kolay ve çok açık seçik bir biçimde olmamakla birlikte, bir takım kavramları, inançları, tutumları, istekleri işaret ettiği, belirttiği ya da simgelediği görülmüştür. Cephenin Anlamsal (Semantik) ve Dizimsel (Sentaktik) değerlerini ortaya koymak, yani mimari formu etüt etmek cephenin dilini yorumlamaktan geçer. Dolayısıyla cephe, süreçlerin ortaya koyduğu farklılıkların bir sentezidir. Cephenin anlamsal boyutu, düzanlam, yananlam ve dizimsel boyutla ifade kazanır. 
-Düzanlam (Gösteren Anlam) (Denotation): Kullanıcısı (kent kullanıcısı) açısında cephenin de düzanlamı: yüzey, açıklık olarak tanımlanabilir.e bağlıdır.
-Dizimsel Boyut (Sentaktik) (Dizgesel İlişkiler):  Tarihsel süreç, mimari akımlar, kültür, cephelerin oluşum ilkeleri ve oranlarında değişikliklere neden olmaktadır.
Cephe özelinde var olan ilişkiler ağının çözümlenmesi ve iletişimin sağlanabilirliği cephede var olan sentaktik ilişkinin çözünürlüğü ile ilişkilidir.
Mimari cepheler; bilgi akışı, programatik akış ve çevresel akış sağlayarak kentsel mekânlar ile ilişki kurabilmekte ve çizdiği sınırlar ile kentsel mekânı belirlemektedir. Bilgi akışı: Kentsel mekânda, televizyonlarda, internette, gazetelerde dijital ile cephe temsilleri oluşturulmakta ve bunlar üzerinden insanlara bilgi akışı sağlanmaktadır. Bina cephesi iç mekana ait değil de kentsel mekana ait bir cephe haline gelmektedir. Programatik akış: yapı içinde değişen dinamik programa uyum sağlayabilen sistemleri açıklamaktadır. Örneğin; Elektronik cephe panellerinin gelişmesi ile birlikte iç mekânda istenen gün ışığı sağlanabilmektedir. İç mekânda oluşturulan bu farklılık dış mekânda da hissedilmekte ve cephenin biçimini değiştirmektedir. Çevresel akış: değişen doğa koşullarına tepki verebilen sistemleri açıklamaktadır. Örneğin; dışarıdaki hava koşullarına göre kullanıcının konforunu ayarlamak için çift cidarlı cephe ve hareketli pencereler gibi.

İnsan-cephe ilişkisini insan ile kitap arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. İnsan okuyan, cephe ise okunan tarafı temsil eder. İnsanın cepheyi okuması; cepheyle etkileşime girmesi, bu etkileşim sonucunda bilgiler alması ve bu bilgileri bir deneyim bütünü olarak zihninde yerleştirip daha sonra da kullanması ile olmaktadır. Cephe içerdiği bilgileri insana verirken değişken nitelikleri ile okuma sürecinde rol oynamaktadır. Bu nitelikler bir bütün olarak cephenin okunabilirliğini belirlenmektedir. Bir mimari yapıda anlamı, işaretler kompleksi oluşturur, yapının göstergesi olan cepheler de taşıdığı işaretler yoluyla çevreyle iletişim kurar.

Kullanıcılar cepheyi;
-Fiziksel biçimin belirleyici özellikleri ile (imgelenebilirliği ile),
-Kent çevresine bakıldığında yapının görülebilir olma özelliği ile,
-Kullanımı, kişisel etkinlikleri ve diğer davranışlar için üstlendiği rol ile,
-Genel anlamda algılayıcının kültürel anlamına ilişkin yaptığı çağrışımlar ile, algılayabilmektedir.(Rasmussen, 1994).

Cephe, fiziksel ve kültürel bileşimlerden meydana gelir, kültürel çevre, sosyo-  kültürel yapıdan kaynaklanan sembollerle anlam kazanır. Dolayısıyla da cephe, kendine özgü bir biçimsel karakteri yansıtan kimlik duygusuna sahiptir.Binaların cephelerinin kimliğini veren öncelikle iç/dış arasındaki bağlantıyı simgesel ve işlevsel olarak kuran açıklıklardır. Açıklıklar dışındaki cephe elemanlarından payandalar, kolonlar, nişler, çıkmalar, balkonlar, sundurmalar, girişler, eşikler, vitrinler, camekânlar, güneş panelleri, reklâm panoları/taşıyıcıları, saçaklar bazen strüktürel dayanıklılığı sağlayan, bazen de cephedeki ritmik elemanlar olarak kullanılmakta ve arayüz’ün düşey bileşenini belirlemektedir. İşte bu düşey bileşen ve onu algılayan kullanıcı arasındaki ilişkinin de güçlendirilmesi için  bir takım cephe öğelerinin analiz edilmesi gereklidir. Bunlar:
-Yaya ve Araç Hızındaki Algı
Nitelikli bir kentsel arayüz, yayayı ölçüt almalı ve yayanın yürüyüş doğasına uygun çözümleri içermelidir. Yaya için net bir güzergâhta geçirgenlik ve mekânsal süreklilik sağlanmalıdır
-Ölçek Kazandırma
Nitelikli bir arayüz için düşey bileşende yapı birimlerinin bölüntüleri, girintileri, çıkıntıları, bina duvarlarının çeperlerinde alçalma ve yükselmelerle yükselti değişimleri, saçak, kolon ve arkat kullanımı gibi ölçeği yaya ölçeğine indirecek mimari ayrıntılardan yararlanılmalıdır. Sınır öğesi olan yapı yüzlerinde görülen her türlü düzenleme kentsel arayüzün düşey bileşeninin belirleyicisidir. Özellikle de cephelerdeki açıklıkların oranları düşey bileşen üzerinde etkilidir.
-Düşey Bileşende Sosyallik
Yol mekânını oluşturan yapı dizilerinin dışa açılan pencereleri, çıkmaları, balkonları ve girişleri sosyal ilişkilerin oluşmasını sağlayan doğru ayrıntılardır ve arayüzü canlandırıcı çözümlerdir. Genellikle zemin katı düzeyinde dükkânlar, restoranlar, eğlence etkinlikleri gibi kentsel arayüzleri canlandırıcı çözümler vardır. Dükkânların çalışma saatleri dışında da vitrinler yeterli ölçüde aydınlatılmış olması vitrin seyretmeyi ve dolaşmayı özendirerek arayüzlerin çalışma saatleri dışında ıssız kalmasını önlemek amacıyladır.
-Kesik Sürekli-Yumuşak Sert
Arayüzler bir dizi geçiş mekânı olarak sert veya yumuşaktır. Özel ve kamusal mekânı ayıran arayüz bir düzlem ise buna "sert arayüz", mekân sıralamalarından oluşuyorsa buna "yumuşak arayüz" denmektedir.

KAYNAKLAR:
A New Theory of Urban Design", Oxford University Press, New York, 1977.
 Ashihara, Y.; "The Aesthetic Townscape, Manssachusetts Institute of Technology«
Bakan, K.; Konuk, G.; "Türkiye'de Kentsel Dış Mekânların Düzenlenmesi", 
Ching, F.D.K.; "Architecture; Form, Space & Order", VNR, New York, 1996
Curran, R.; "Architecture and Urban Experience", Van Nostrand Reinhold Company, New York, 1983 Puttemans, P.; "Batı Avrupa'da Cephenin Yaşamı, Ölümü ve Yeniden Dirilişi", (Çev. S. Ciner)
YAPI dergisi S:47, 1983.
Rasmussen, S.E.; "Yaşanan Mimari", (Çev. Ömer Erduran), Remzi Kitabevi, İstanbul, 1994.
http://www.cativecephe.com/?pid=24339
http://v3.arkitera.com/h49413-cephe-sanati-ve-jean-nouvel.html
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/nwsasocial/article/view/5000061901/5000058347
http://www.cativecephe.com/?pid=24354
https://www.yumpu.com/tr/document/view/37966265/cat-ve-cephe-sistemlerinin-mimari-kimlik-olusumuna-etkisi
http://www.dadatart.com/2013/10/11/alex-chinneck-zaman-algisi-ve-mimari
http://www.yapi.com.tr/haberler/mimarlik---sehircilik-bina---kent-ic---dis-ozel---kamusal-arasinda-kentsel-arayuzler_61114.html
http://yakuphazan.com/tur/news_detail.php?no=127
Jean Baudrillard, Simülkrlar ve Simülasyon, çev. Oğuz Adanır
http://www.mehmetakinci.com.tr/gunce-2/istanbul-tarlabasinda-kentsel-donusum
Üsdiken, B., 1995. “Tarlabaşı”, İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,İstanbul.
Akın, O2012. İstanbul Kentinin Değişim Öyküsü, Mimar.ist , Mimarlar Odası İstanbulBüyükkent Şubesi Yayınları
Özer, Bülent. “Mimaride Cephe Sorunu ve Çözümleri,” Yapı Dergisi, 51 (1983):52.
Sacripanti, Maurizio. “Cephenin Ardında,” Çev. Belkıs Mutlu, Yapı Dergisi, 50 (1983)
Tanyeli, Uğur. “Mimarlıkta Temsiliyet,” Arredamento Mimarlık Tasarım Kültürü  Dergisi, 146 (2002): 76.
Şenyiğit, Özlem, İlhan Altan. "Anlamsal İfade Aracı Olan Cephelerin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Yaklaşım: İstanbul’da Meşrutiyet Caddesi’ndeki Cephelerin İncelenmesi," Megaron, cilt:6 sayı:3 (2011):139-150



2 yorum: