Binalar; çeşitli faktörler ile farklı şekillerde
biçimlenmektedir. Biçimlenişteki bu farklılıklar binanın cephesine de
yansımakta ve cephe bu faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.
Değişime sebep olan bu faktörlerden dolayı cephelerin temsil ettiği değer
değişebilmekte veya kullanıcı tarafından farklı algılanabilmektedir.
Algı ve mimari çevre ilişkisinin kurulduğu en temel yer, kentsel mekânlardır.
Kentsel mekânlar, bina yüzeyleri ile sınırlanıp şekillenen alanlardır. Bu
alanlar da; en belirgin mimari algı elemanı, binaların kent ile sınırını
belirleyen arayüzleri/cepheleridir. Bu cepheler, fiziksel, sosyolojik ve/veya
psikolojik temsillere sahiptirler. Bina cephelerinin niteliğine bağlı olarak
kentsel mekânda ve kullanıcı algısında değişkenlikler oluşmaktadır. Kentsel
mekânı etkileyen, bina cepheleri ve binalar arası boşluklar arayüz olarak
tanımlanmaktadır. Arayüz, yatay ve düşey iki bileşenden meydana gelmektedir.
Yatay bileşen, yapıların birbirlerine göre konumlarından oluşan kentsel
boşluklardır, bunlar; sokaklar, dinlenme yerleri, çocuk parkları, meydanlar
gibi alanlardır. Düşey bileşen ise kentsel mekânları sınırlayan
bina cepheleridir. Bu iki bileşen, birbirini karşılıklı etkileyen iki
kavramdır.
Mimari anlayışlar, mekanın sahip olduğu
kodlar özellikle kentin çeperleri olan cephelerde kendini ifade etmektedir. Bu
nedenle de, mekan kabuğu olarak ifade edilen cepheler, mekanın ve dolayısıyla
kentin söylemi hakkında bilgiler verir.
-Cepheler kentsel mekânları sınırlandıran, dışın içe dönüştüğü duvarlar, işlevin değiştiği geçişim bölgeleridir (Krier, 1984).
-Cepheler kentsel mekânları sınırlandıran, dışın içe dönüştüğü duvarlar, işlevin değiştiği geçişim bölgeleridir (Krier, 1984).
-Cepheler, kentsel imgelerin
belirleyicileri ve birbirinden ayırt edilebilir iki tip mekânın (mimari-kentsel
mekân) birbirlerine geçişini sağlayan kritik bir sınırdır (Krier, 1984).
-Bu sınırda yer alan cephe, bir yandan
mimari mekân, öte yandan da kentsel mekân olgularının karşılaştığı bir yüzey
olarak yorumlanmaktadır (Puttemans, 1983). Kent içinde binaların yan yana
gelerek oluşturdukları "duvarlar" bu bağlamda arayüzün kimliğini
belirlemektedir.
Mimari mekanın öğesi cepheler, klasik
olarak nitelendirdiğimiz işlevlerinin yanı sıra, duruma göre birer işaret,
belirti ya da simge olarak da görülebilmektedir. Cephenin, belki her zaman çok
kolay ve çok açık seçik bir biçimde olmamakla birlikte, bir takım kavramları,
inançları, tutumları, istekleri işaret ettiği, belirttiği ya da simgelediği
görülmüştür. Cephenin Anlamsal (Semantik) ve Dizimsel (Sentaktik) değerlerini
ortaya koymak, yani mimari formu etüt etmek cephenin dilini yorumlamaktan
geçer. Dolayısıyla cephe, süreçlerin ortaya koyduğu farklılıkların bir
sentezidir. Cephenin anlamsal boyutu, düzanlam, yananlam ve
dizimsel boyutla ifade kazanır.
-Düzanlam (Gösteren Anlam) (Denotation): Kullanıcısı (kent kullanıcısı) açısında cephenin de düzanlamı: yüzey, açıklık olarak tanımlanabilir. e bağlıdır.
-Düzanlam (Gösteren Anlam) (Denotation): Kullanıcısı (kent kullanıcısı) açısında cephenin de düzanlamı: yüzey, açıklık olarak tanımlanabilir.
-Dizimsel Boyut (Sentaktik) (Dizgesel
İlişkiler): Tarihsel süreç, mimari akımlar, kültür, cephelerin oluşum
ilkeleri ve oranlarında değişikliklere neden olmaktadır.
Cephe özelinde var olan ilişkiler ağının çözümlenmesi ve iletişimin sağlanabilirliği cephede var olan sentaktik ilişkinin çözünürlüğü ile ilişkilidir.
Mimari cepheler; bilgi akışı, programatik akış ve çevresel akış sağlayarak kentsel mekânlar ile ilişki kurabilmekte ve çizdiği sınırlar ile kentsel mekânı belirlemektedir. Bilgi akışı: Kentsel mekânda, televizyonlarda, internette, gazetelerde dijital ile cephe temsilleri oluşturulmakta ve bunlar üzerinden insanlara bilgi akışı sağlanmaktadır. Bina cephesi iç mekana ait değil de kentsel mekana ait bir cephe haline gelmektedir. Programatik akış: yapı içinde değişen dinamik programa uyum sağlayabilen sistemleri açıklamaktadır. Örneğin; Elektronik cephe panellerinin gelişmesi ile birlikte iç mekânda istenen gün ışığı sağlanabilmektedir. İç mekânda oluşturulan bu farklılık dış mekânda da hissedilmekte ve cephenin biçimini değiştirmektedir. Çevresel akış: değişen doğa koşullarına tepki verebilen sistemleri açıklamaktadır. Örneğin; dışarıdaki hava koşullarına göre kullanıcının konforunu ayarlamak için çift cidarlı cephe ve hareketli pencereler gibi.
Cephe özelinde var olan ilişkiler ağının çözümlenmesi ve iletişimin sağlanabilirliği cephede var olan sentaktik ilişkinin çözünürlüğü ile ilişkilidir.
Mimari cepheler; bilgi akışı, programatik akış ve çevresel akış sağlayarak kentsel mekânlar ile ilişki kurabilmekte ve çizdiği sınırlar ile kentsel mekânı belirlemektedir. Bilgi akışı: Kentsel mekânda, televizyonlarda, internette, gazetelerde dijital ile cephe temsilleri oluşturulmakta ve bunlar üzerinden insanlara bilgi akışı sağlanmaktadır. Bina cephesi iç mekana ait değil de kentsel mekana ait bir cephe haline gelmektedir. Programatik akış: yapı içinde değişen dinamik programa uyum sağlayabilen sistemleri açıklamaktadır. Örneğin; Elektronik cephe panellerinin gelişmesi ile birlikte iç mekânda istenen gün ışığı sağlanabilmektedir. İç mekânda oluşturulan bu farklılık dış mekânda da hissedilmekte ve cephenin biçimini değiştirmektedir. Çevresel akış: değişen doğa koşullarına tepki verebilen sistemleri açıklamaktadır. Örneğin; dışarıdaki hava koşullarına göre kullanıcının konforunu ayarlamak için çift cidarlı cephe ve hareketli pencereler gibi.
İnsan-cephe ilişkisini insan ile kitap arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. İnsan okuyan, cephe ise okunan tarafı temsil eder. İnsanın cepheyi okuması; cepheyle etkileşime girmesi, bu etkileşim sonucunda bilgiler alması ve bu bilgileri bir deneyim bütünü olarak zihninde yerleştirip daha sonra da kullanması ile olmaktadır. Cephe içerdiği bilgileri insana verirken değişken nitelikleri ile okuma sürecinde rol oynamaktadır. Bu nitelikler bir bütün olarak cephenin okunabilirliğini belirlenmektedir. Bir mimari yapıda anlamı, işaretler kompleksi oluşturur, yapının göstergesi olan cepheler de taşıdığı işaretler yoluyla çevreyle iletişim kurar.
-Fiziksel biçimin belirleyici özellikleri
ile (imgelenebilirliği ile),
-Kent çevresine bakıldığında yapının
görülebilir olma özelliği ile,
-Kullanımı, kişisel etkinlikleri ve diğer
davranışlar için üstlendiği rol ile,
-Genel anlamda algılayıcının kültürel
anlamına ilişkin yaptığı çağrışımlar ile, algılayabilmektedir.(Rasmussen, 1994).
Cephe, fiziksel ve kültürel bileşimlerden meydana gelir, kültürel çevre, sosyo- kültürel yapıdan kaynaklanan sembollerle anlam kazanır. Dolayısıyla da cephe, kendine özgü bir biçimsel karakteri yansıtan kimlik duygusuna sahiptir.Binaların cephelerinin kimliğini veren öncelikle iç/dış arasındaki bağlantıyı simgesel ve işlevsel olarak kuran açıklıklardır. Açıklıklar dışındaki cephe elemanlarından payandalar, kolonlar, nişler, çıkmalar, balkonlar, sundurmalar, girişler, eşikler, vitrinler, camekânlar, güneş panelleri, reklâm panoları/taşıyıcıları, saçaklar bazen strüktürel dayanıklılığı sağlayan, bazen de cephedeki ritmik elemanlar olarak kullanılmakta ve arayüz’ün düşey bileşenini belirlemektedir. İşte bu düşey bileşen ve onu algılayan kullanıcı arasındaki ilişkinin de güçlendirilmesi için bir takım cephe öğelerinin analiz edilmesi gereklidir. Bunlar:
-Yaya ve Araç Hızındaki Algı
Cephe, fiziksel ve kültürel bileşimlerden meydana gelir, kültürel çevre, sosyo- kültürel yapıdan kaynaklanan sembollerle anlam kazanır. Dolayısıyla da cephe, kendine özgü bir biçimsel karakteri yansıtan kimlik duygusuna sahiptir.Binaların cephelerinin kimliğini veren öncelikle iç/dış arasındaki bağlantıyı simgesel ve işlevsel olarak kuran açıklıklardır. Açıklıklar dışındaki cephe elemanlarından payandalar, kolonlar, nişler, çıkmalar, balkonlar, sundurmalar, girişler, eşikler, vitrinler, camekânlar, güneş panelleri, reklâm panoları/taşıyıcıları, saçaklar bazen strüktürel dayanıklılığı sağlayan, bazen de cephedeki ritmik elemanlar olarak kullanılmakta ve arayüz’ün düşey bileşenini belirlemektedir. İşte bu düşey bileşen ve onu algılayan kullanıcı arasındaki ilişkinin de güçlendirilmesi için bir takım cephe öğelerinin analiz edilmesi gereklidir. Bunlar:
-Yaya ve Araç Hızındaki Algı
Nitelikli bir kentsel arayüz, yayayı ölçüt
almalı ve yayanın yürüyüş doğasına uygun çözümleri içermelidir. Yaya için net
bir güzergâhta geçirgenlik ve mekânsal süreklilik sağlanmalıdır
-Ölçek Kazandırma
Nitelikli bir arayüz için düşey bileşende
yapı birimlerinin bölüntüleri, girintileri, çıkıntıları, bina duvarlarının
çeperlerinde alçalma ve yükselmelerle yükselti değişimleri, saçak, kolon ve
arkat kullanımı gibi ölçeği yaya ölçeğine indirecek mimari ayrıntılardan
yararlanılmalıdır. Sınır öğesi olan yapı yüzlerinde görülen her türlü düzenleme
kentsel arayüzün düşey bileşeninin belirleyicisidir. Özellikle de cephelerdeki
açıklıkların oranları düşey bileşen üzerinde etkilidir.
-Düşey Bileşende Sosyallik
Yol mekânını oluşturan yapı dizilerinin
dışa açılan pencereleri, çıkmaları, balkonları ve girişleri sosyal ilişkilerin
oluşmasını sağlayan doğru ayrıntılardır ve arayüzü canlandırıcı çözümlerdir.
Genellikle zemin katı düzeyinde dükkânlar, restoranlar, eğlence etkinlikleri
gibi kentsel arayüzleri canlandırıcı çözümler vardır. Dükkânların çalışma
saatleri dışında da vitrinler yeterli ölçüde aydınlatılmış olması vitrin
seyretmeyi ve dolaşmayı özendirerek arayüzlerin çalışma saatleri dışında ıssız
kalmasını önlemek amacıyladır.
-Kesik Sürekli-Yumuşak Sert
Arayüzler bir dizi geçiş mekânı olarak sert
veya yumuşaktır. Özel ve kamusal mekânı ayıran arayüz bir düzlem ise buna
"sert arayüz", mekân sıralamalarından oluşuyorsa buna "yumuşak
arayüz" denmektedir.
KAYNAKLAR:
A New Theory of Urban Design", Oxford University Press, New York, 1977.
A New Theory of Urban Design", Oxford University Press, New York, 1977.
Ashihara, Y.; "The Aesthetic
Townscape, Manssachusetts Institute of Technology«
Ching, F.D.K.; "Architecture; Form,
Space & Order", VNR, New York, 1996
Curran, R.; "Architecture and Urban Experience", Van Nostrand Reinhold Company, New York, 1983 Puttemans, P.; "Batı Avrupa'da Cephenin Yaşamı, Ölümü ve Yeniden Dirilişi", (Çev. S. Ciner)
Curran, R.; "Architecture and Urban Experience", Van Nostrand Reinhold Company, New York, 1983 Puttemans, P.; "Batı Avrupa'da Cephenin Yaşamı, Ölümü ve Yeniden Dirilişi", (Çev. S. Ciner)
YAPI dergisi S:47, 1983.
http://www.cativecephe.com/?pid=24339
http://v3.arkitera.com/h49413-cephe-sanati-ve-jean-nouvel.html
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/nwsasocial/article/view/5000061901/5000058347
http://www.cativecephe.com/?pid=24354
https://www.yumpu.com/tr/document/view/37966265/cat-ve-cephe-sistemlerinin-mimari-kimlik-olusumuna-etkisi
http://www.dadatart.com/2013/10/11/alex-chinneck-zaman-algisi-ve-mimari
http://www.yapi.com.tr/haberler/mimarlik---sehircilik-bina---kent-ic---dis-ozel---kamusal-arasinda-kentsel-arayuzler_61114.html
http://yakuphazan.com/tur/news_detail.php?no=127
Jean Baudrillard, Simülkrlar ve
Simülasyon, çev. Oğuz Adanır
http://www.mehmetakinci.com.tr/gunce-2/istanbul-tarlabasinda-kentsel-donusum
Üsdiken, B., 1995.
“Tarlabaşı”, İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı Yurt
Yayınları,İstanbul.
Akın, O2012. İstanbul Kentinin Değişim
Öyküsü, Mimar.ist , Mimarlar Odası İstanbulBüyükkent Şubesi Yayınları
Özer, Bülent. “Mimaride Cephe Sorunu ve
Çözümleri,” Yapı Dergisi, 51 (1983):52.
Sacripanti, Maurizio. “Cephenin Ardında,”
Çev. Belkıs Mutlu, Yapı Dergisi, 50 (1983)
Tanyeli, Uğur. “Mimarlıkta Temsiliyet,”
Arredamento Mimarlık Tasarım Kültürü Dergisi, 146 (2002): 76.
Şenyiğit, Özlem, İlhan Altan.
"Anlamsal İfade Aracı Olan Cephelerin Değerlendirilmesine Yönelik Bir
Yaklaşım: İstanbul’da Meşrutiyet Caddesi’ndeki Cephelerin İncelenmesi,"
Megaron, cilt:6 sayı:3 (2011):139-150
Teşekkürler.
YanıtlaSil| ısı yalıtımı | mantolama | İstanbul söve firmaları | dış cephe söve | söve fiyatları | söve
Merhaba, tüm kaynakları paragraflar içinde de paylaşabilir misiniz ?
YanıtlaSil